YENİ YILLAR, YENİ İMKÂNLAR, YENİ UFUKLAR
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Rh.A
Allah celle celâlüh kendisi, bir kulunu sevdi mi, gök ve yer ahalisine de sevdirir, saydırır. En sevdiği kimseler: İhlâslı, mütevazı, cömert, hizmet ehli, halka faydalı, mücahid, alim, fazıl, abid, zahid, kişilerdir. Ecdadımız umumiyetle bu sıfatlara sahip, mübarek, evliya kimselerdi. Onun için cümle cihan müslümanları onları candan sevdiler, onlara hayran oldular, saydılar, teveccüh gösterdiler, onları kendilerine rehber ve başkan ve baştacı edindiler. Allah cümlesinden razı olsun, nur içinde yatsınlar!
Onların yüzüsuyu hürmetine, dünyanın neresine gitsek, içten bir ilgi, derin bir sevgi ve büyük bir itibar görüyoruz. Dünya müslümanları bizi gazi ve mücahid Osmanlıların devamı olarak görmek istiyor, bizden İslam'a ve kendilerine büyük fayda ve destek gelecek diye bekliyor; bazı mazlum ve mağdur halklar, hala bizim gidip onları kurtaracağımızı umuyor.
İnşallah bizler de onların bu umutlarını boşa çıkarmayınız! Önümüzde bizi bekleyen çok hayırlı ve çok sevaplı hizmetler var. Gelecek yıllar müslümanlara çok ümitler va'dediyor.
Bizim Avrupa'ya katılmaya hiç ihtiyacımız yok, Amerika'nın dümen suyu boyunca gitmeğe mecbur değiliz. Zaten onlar her hadisede, dönekliklerini, bizi sevmediklerini, bizim salah ve felahımızı asla istemediklerini açıkça gösteriyor, ahidlerini bozuyor, daima bizi zarara sokuyor, birliğimizi parçalamağa çalışıyorlar. Zavallı yarı aydınlar ve kör batıcılar bunu ne zaman anlayacaklar! Tarih boyunca aldananlar daha ne kadar aldanmağa devam edecekler!
Şimdi olaylar süratle gelişti, dünya şaşırtıcı değişmelere sahne! Zaman bizim lehimize çalışıyor elhamdü lillah!
Türkistan'da, Kafkasya'da, Balkanlar'da, Avrupa'da, Afrika'da, Amerika'da, Avustralya'da, Ortadoğu'da, Güneydoğu Asya'da.. biz müslümanlar için büyük hizmet sahaları açılıyor. Dış ülkelerde bizler için bitmez tükenmez kazanç imkânları, iş, ticaret ve çalışma alanları mevcut. Patlama tarzında büyüyen nüfusumuzu ve geçim yolu bulmağa çalışan yeni mezunlarımızı, kalifiye eleman ve işçilerimizi oralara yöneltmeliyiz, emsalsiz itibar, prestij ve avantajlara sahibiz.
Yahudiler, Ermeniler, Yunanlılar, İspanyollar, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar.. dünyanın her yerine dağılmış, yayılmış, köşe başlarını zengin kaynakları ele geçirmiş; ama bizim de onlar da bulunmayan bazı üstünlüklerimiz var; Bizler de muazzam bir potansiyele emsalsiz şeref ve itibara, büyük prestij ve avantajlara sahibiz:
Her şeyden önce ilmi ve mantıki, yüce ve asil, doğru ve safi bir dinimiz var. En büyük sermayemiz bu. Bununla hem dünya izzeti hem de ahiret saadeti kazanılır. Sahabe-i Kiram rıdvânullahi aleyhim ecmain, Peygamber sallalahu aleyhi ve alihi ve sellem Efendimiz'den sonra nasıl kendi yurtlarını terk etti, nice uzak diyarlara gitti, İslam'ı cihana yaydı, nice izzet ve şeref, hürmet ve itibar, mal ve mülk, mevki ve makam, nam ve şan kazandı ise; bizler de aynı şekilde İslam'ı yaymak için tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz. Ancak bu yolla o mükafatlara erilebilir; Allah'ın lütfu, nusret ve inayeti, dünya ve ahiret saadeti ancak böyle elde edilebilir.
Şanlı tarihimiz ve tarih içinde ifa ettiğimiz hilafet görevimiz dolayısıyla tüm dünya müslümanlarının gözünde ve gönlündeyiz. Bu teveccühü iyi değerlendirmeli, onlara dostluk elimizi tekrar uzatmalı, yardımcı ve destekçi olmalı, müşterek bir İslam bloku oluşturmalı; ticaret, sanayi, turizm, eğitim, ulaşım, haberleşme, savunma ve kalkınma konularında işbirliği ve güç birliğini mutlaka tahakkuk ettirmeliyiz.
Balkanlar, Ortadoğu, Afrika, Orta Asya ve Kafkasya ile din, dil, ırk, tarih ilişkilerimiz çok müsbet ve derin. Oralardaki soydaş ve dindaşlarımıza karşı özel sorumluluklarımız, öncelikli görevlerimiz ve borçlarımız da var.
Bu sebeplerden milli eğitimimizi, değişen dünya şartlarına göre mutlaka yeniden düzenlemeliyiz.
Okullara Türk dili lehçeleri dersi koymalı, dış Türklerin durumların genç nesillerimize iyi tanıtmalıyız.
Yeni nesillerimize çok iyi ve işlek Arapça öğretmeliyiz, kuvvetli bir iman şuuru aşılmalı, İslam dinini çok iyi tanımalarını; başkalarına tanıtacak ve sevdirecek bilgi ve görgüleri kazanmalarını behemehal sağlamalıyız.
Öncelikle İslam milletleriyle çok yakın münasebetler ve sağlam iş ve ticaret ilişkileri kurmalı, kendi içimize kapalı kalmamalı, yurtdışına cesaretle açılmalı, dünyaya yayılmalı, her yere yerleşip oralarda koloniler kurmaya gayret göstermeliyiz.
Çevre komşuları başta olmak üzere tüm dünya devletleriyle ilişkilerimizi geliştirmeğe, onların dil ve kültürlerini inceleyip çok iyi öğrenmeye çalışmalıyız.
İşte bu anda düşüncelerle 12 Temmuz'da başlayacak olan 1412 yeni hicri yılın, cümleniz ve cümle İslam alemi için hayırlı ve mübarek olmasını Cenâb-ı Hak'tan niyaz ederim.
Yüce Rabbimiz bizlere bu yeni yılda tüm müslümanların mutluluğunu, mücahidlerin muzafferiyet ve galebesini, İslam'ın hürmet ve izzetini göstersin!
Amin bi-hürmeti seyyidil-mürselîn ve âlihî ecmaîn.
İslâm, Temmuz 1991