İSLÂM'A BİGANE YIĞINLAR; KASITLI VE AZILI DÜŞMANLAR
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Rh.A
Allah CC hazretlerinin biz kulları üzerindeki en büyük lütfu, en geniş, en
şumullü nimeti İslâm'dır; biz müslümanlar onun kıymetini çok iyi bilmeli, ona
sımsıkı sarılmalı, onu çok mükemmel uygulamalı, cümle cihana onu yaymağa,
tanıtmağa çok çalışmalıyız.
Evet, İslâm hak dindir; Allah'ın sevdiği, razı olduğu, kabul ettiği, geçerli
saydığı tek ve sağlam ve mübarek inanç sistemidir; dosdoğrudur, tastamamdır,
akpaktır, pırıl pırıldır, çok güzeldir, çok mantıkîdir, çok kıymetlidir; ama
maalesef yine de onun pek çok hasmı, rakibi, düşmanı, engeli vardır, ne
hikmetse!
Başta mel'un şeytan, en büyük düşman! O, İslâm ve müslümanlar aleyhine
sinsice çalışır durur, içten ve derinden gider, suret-i hakdan görünür, akılcı
imiş gibi yaklaşır, insana vesvese verir, şüpheye düşürür, aklını bozar, dünyayı
sevdirir, menfaati, zevki, keyfi öne sürer, imanı yağmalar, ahireti inkâr
ettirir, kandırır, saptırır, azdırır...
Sonra şeytana kanmış, nefsine uymuş bir sürü insan vardır, İslâm'ın
karşısında.
Bunların bir kısmı İslâmla tanışmamıştır; doğrudan doğruya, yakın teması
olmadığı için bilgisi çok afakî, çok sathîdir; çevresinde konuşulanlardan,
okuduğu kitap ve dergilerden bir kaç kelime ile özetlenen bir kanaati vardır, o
kadar! Tabii bu bilgiler de çok kere garezkâr, tek yönlü ve tarafgirânedir;
yaşadığı gayri islâmi kültür çevresinin yalanları ve saptırmalarından
ibarettir.
Diğer bir kısmı ise tarih ve coğrafya şartları itibariyle İslâm'la çok yakın
temas içinde olmuştur; ama çeşitli dinî, ırkî, millî, sosyal ve kültürel
sebeplerle İslâm ve müslümanlara rakip, hasım ve düşman olan bir grup içinde
yaşamaktadır. O grubun geleneksel taassubunu kırıp, imana gelip, müslüman
olamaz. Hatta;
1. İslâm'ın hak din olduğunu;
2. Hz. Muhammed aleyhisselamın, Hz. Musa ve Hz. İsa aleyhisselam gibi gerçek
bir peygamber sıfatıyla ve "Ahir zaman Nebîsi" olarak gönderildiğini,
3. Kur'an-ı Kerim'in; Tevrat, Zebûr ve İncîl gibi ilâhî bir kitap olarak, Hz.
Muhammed aleyhisselama indirildiğini...
1400 küsûr seneden beri okuyup, dinleyip, anladıkları halde; dahası bazıları
içten içe İslâm'ı doğru bulup, müslümanların haklı olduklarına kanî oldukları
halde... İmanı ikrar, tasdik ve ilan etmezler; kendi eski ve batıl, bozuk ve
muharref dinlerinde ısrar, inat, taassup ve temerrüt gösterirler.
Bir adım atsalar, kâfirlikten kurtulacak, cehennemden halâs olacak, cennete
girecekler; Allah'ın evliyası olma haline geçecekler, ama yapamazlar; göz göre
göre âhiretlerini berbat eylerler; hayret edilecek, esef edilecek bir hal ve
durum!
İşte bu ikinci grup, dünyevî menfaatlerini; millî, ırkî ve tarihî
husûmetleri, kıskançlıkları ve rekabetleri; emperyalist niyet ve emelleri
dolayısıyla var gücüyle İslâm düşmanlığı yapar; gerçekleri saklar, yalan söyler,
iftira eder, karalar, kötüler, ortadaki nötr insanların İslâm'ı tanımasını,
benimsemesini, sevmesini engellemeğe çalışır. Bunlar çok tehlikelidirler; çünkü
ne insafları vardır, ne merhametleri; ne utanır, ne arlanırlar, ne uslanırlar.
Harp çıkarır, kan içer, insan eti yer, çoluk çocuğu katliam ederler; gözleri
dönmüş, akılları başlarından gitmiş, kalpleri taşlaşmış, gönülleri kapkara
kararmıştır.
Yapılacak iş:
Dünya halklarından İslâm'ı bilmeyenlere, İslâm'ı en güzel, en açık, en uygun
yollar ve metodlarla tatlı tatlı, yılmadan, bıkmadan, yorulmadan anlatmak,
tebliğ etmek, irşad ve ikaz eylemektir; her türlü modern alet ve vasıtayı
kullanarak...
İslâm, Eylül 1995
Dervişân