YAZ MEVSİMİNDE SORULAR, CEVAPLAR

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Rh.A

-Yaz ne güzel, değil mi? Şu tatlı mevsimde, şu sevimli tatil günlerinde halinizden memnun ve mutlusunuzdur, her halde?

-Aksine! Allahu taalaya sonsuz hamd ü sena ederim, verdiği sayısız nimetlere milyarlarca şükürler olsun ama ben, bunca ikram ve ihsan-ı ilahi içinde yine de huzursuz ve dertliyim.

-Şaşılacak şey doğrusu! Sebep ne acaba?

-Eskiden beri çalgıdan, eğlenceden korkar, başka insanlar keyiflenirken, ben hüzünlenirim, ayrıca her nimetin bir hesabı, sorgusu, suali vardır: Esteizü billah Letüs'elünne yevmeizin anin-naim ayetine göre.

Allah'ın nimetlerini gördükçe hep O'na kulluk görevini, Ümmet-i Muhammed aleyhisselama hizmetimi hakkıyla yapamadığım aklıma gelir. Cenab-ı Hakk'ın zikrinde, şükründe ve hüsn-i ibadetinde çok eksikli ve kusurlu olduğum için, Ahirette Mahkeme-i Kübra'da nebilerin ve velilerin bile hayret ve dehşette kalacağı o günde acep halim nice olacak, hesabı nasıl vereceğim... diye endişelenirim. Çare olarak da, yüzümün karasına, elimin boşluğuna bakmadan, erham-ür-rahimin olan yüce Meviamın engin rahmetine sığınır, fazl ü keremi ile şefaat-ı uzmasına erdirip beni, bi-gayri hisab cennete dahil eylemesini dilerim.

-Bu hepimizin değil. Üzüntünüzün başka dünyevi sebepleri var mı?

-Evet. Genel olarak müslüman milletlerin perişan halerine üzülüyorum. Maalesef aralarındaki ilgi ve sevgi pek zayıf, işbirliği ve yardımlaşma çok az ve tesirsiz. Masum ve temiz mümin kardeşlerim dünyanın her yerinde mazlum ve mağdur durumda. Kendi yurtlarında veya başka gayri müslimlerin bayrakları altında, yerli yöneticiler veya emperyalistler onları kıyasıla ezmekte ve sömürmekte. Harpler, istilalar, çekişmeler, çatışmalar arasında mahv oluyorlar. Onları koruyup kurtaracak etkin bir teşkilatlanma da sağlanamamış.

-Allah yardımcıları olsun, peki ülkemiz için ne diyorsunuz?

-Türkiye, İslam aleminin en önemli ülkelerinden biri; müslüman milletlerin gözü ve ümidi onda; nüfusunun % 99'u sözde müslüman, ama şanlı mazisine, eşsiz kültürüne rağmen halkının çoğu dininden habersiz ve şuursuz.

Şu tatili geçirme tarzlarına bir sakın: hiç yakışır tarafı var mı! Çoğu işi, gücü, sorumluluğu bırakmış, deniz kenarlarına, tatile hücum etmiş; günlük yaşam tarzları facia; ibadet yok, edep yok; güneşten vücutlar, gafletten kalpler kapkara; içki su gibi; eğlence, seks, kumar, zevk ü safa, eski çağların Pompei'si Sodom'u, Gomore'si gibi. İç ve dış turizm, İslam açısından bir felaket!

Halkın modern kültürü, boyalı basın ve yabancı televizyon dizilerinden; evler, kahveler, gazinolarda yığınla aylak, avare insan; sahipsiz, haylaz, sorumsuz bir gençlik yetiştirilmeye çalışıyor; içinde misyoner propagandası, gizli müstehcen, ahlakı bozucu, nesli dejenere eden filmler, programlar.. yalan-yanlış, din ve insan dışı fikir ve görüşler...

Büyük ve korkunç bir KÜLTÜR SAVAŞI veriyoruz da milletin haberi yok; yolunu, yönünü, cephesini şaşırmış, görevlerini, sorumlulaklarını unutmuş insanlar, dehşet verici, boş gafil ve cahil bir yaşam..

-Gerçekten kötü ve vahim bir durum, peki sizce çare ne?

-Çare: önce fert olarak uyanmak, günahlara tevbe,gafletten uyanma, sorumluluğu idrak, dine dönüş, Allah'ın rızası yoluna girmek!

İkinci olarak: Tüm İslami grupların işbirliği, birbirleriyle yardımlaşması, güçlerini birleştirmeleri, tek başlarına taşıyamıyacakları yükleri beraber yüklenmeleri, büyük projeleri beraberce yürütmeleri, birbirleriyle rekabetten, engeleme ve çelmelemeden şiddetle kaçınmaları.

Üçüncü olarak, devlet yönetiminin her kademesindeki sorumlu ve görevlilerin, her partiden politikacıların milli selametimiz ve dareyn saadetimiz için ANA KAYNAK olan dinimiz, imanımız, ahlakımız ve kültürümüzü koruyacak ve geliştirecek her türlü tedbire büyük öncelik vermesi ve ciddi yatırım yapması, bol tahsisat ayırması. (Seçmenlerin de onlara bu konulardaki talep ve isteklerini ısrarla bildirmeleri ve sonucun alınması için sıkı takipleri)

Son olarak da diğer islam ülkeleri ve halkları ile çok yönlü, sağlam, samimi, sosyal, ekonomik ticari, turistik, kültürel ve bilimsel irtibatlar kurmak, beynel müslimin dayanışmayı her alanda sağlamak..

-Bunlar çok büyük ve şumullü çalışmalar!..

-Allah celle celalüh, yolunda çalışanlara ve dini uğrunda cihad edenlere hidayetini ve nusretini esirgemez; ummadığı yerden füyuzat ve fütuhat bahşeder; dünyada ve ahirette hayırlara nail ve sahip ve mazhar eyler.

İnne maal-usri yüsren, inne maal-usri yüsra.

Kadın ve Aile, Ağustos 1990

Dervişân