Mehmed Zahid Kotku (RhA)

KALB TEMİZLİĞİ

Esselâmü aleyküm ve rahmetullah!..

Efendimiz'in bir duasından kısacık bahsedeceğim. Cenâb-ı Peygamber'in bir duası var:

(Allàhümme tahhir kalbî) "Yâ Rab, benim gönlümü temiz et..."

Mâlûm, insan iki şeyden ibarettir: Bir madde kısmı, et-deri-beden kısmı; bir de bu bedenin sahibi olan ruh kısmı. Gönül diyoruz, kalb diyoruz, ruh diyoruz; hepsi bir...

Şimdi bedenimiz pis olursa hepimiz ürkeriz.

"--Sokulma yanıma yahu, bak pissin!" deriz.

Pisliğin de çeşitleri vardır; insan pisliği, hayvan pisliği, kuş pisliği, sokaklardaki çamur pisliği, içki pisliği, şu pislik, bu pislik... Bunların hepsi pisliktir. Ama bu pislikler o kadar zararlı değil.. En nihayet hamama gideriz, yıkanırız. Bir de esvap değiştiririz, tertemiz oluruz. Bir de kokulandık mıydı, hiç bir zararı olmaz. Oldu bitti... Fakat gönlün pisliğini ne sular temizler, ne denizler temizler. Hiçbir şey temizlemez!.. Onun temizliği elimizde...

Onun pislenmesine iki şey sebeptir: Birisi göz, birisi de kulak. Dil de ona tâbîdir. Dilden kötü sözler çıkıyorsa, gönül pislenir. Gözden kötü şeyler görüyorsa, gönül pislenir. Kulak da kötü şeyleri dinliyorsa, o da gönlü pisletir. Dış pisliği ne kadar iğrençse, iç pisliği ondan daha fazladır.

Bu pisliklerin toptan adına günahlar deriz. Günahlar, mânevî pisliklerdir. Maddî pislikler olduğu gibi mânevî pislikler de vardır. Bu mübarek Ramazanda, bu mânevî pisliklerden de kurtulmak için, Cenab-ı Peygamber'in bu duasını duyurmak istedim.

En büyük pislik, namazsızlıktır. Namaz kılmayan insanın gönlü o kadar pistir ki, dışarıda pislik kuyusuna düşmüş adamın pisliği onun yanında hiç kalır. Çünkü o yıkanır, kolaycacık temizlenir. Fakat bu namaz kılmayan insanın gönlündeki pisliği temizlemek, o kadar müşkildir ki... İşte o da bu ayda tevbe eder, ıslah-ı nefs eder; bir daha Allah'ın emirlerine karşı gelmemeye, emirlerini tutup yasaklarından da kendini korumaya azmeder, "Aman yâ Rabbi, sen de beni koru!" diyerekten Cenâb-ı Hakk'a yalvarırsa, o zaman gönlünü temizleyebilir. Yoksa dünya kadar parası olsa da dağıtsa, kıymeti yok! Çünkü, gönlü pis... Gönlü pis olan insanın dağıttığı paraların da hayrı olmaz.

Onun için, size bir şey söyleyeyim: Cenâb-ı Peygamber'in zamanında bir gâvurun oğlu müslüman oldu. Anası çok kızdı:

"--Sen dinini değiştirdin haaa!.. Sen bu müslümanlıktan dönmedikçe, ben yemeyeceğim, içmeyeceğim; öldüreceğim kendimi!" dedi. "Ya döneceksin yine gâvurluğa, veyahut da ben öleceğim kendi kendime; yemeyeceğim içmeyeceğim." diye yemin etti. Bir gün, iki gün, üç gün... Yemiyor kadın.

O zaman Cenab-ı Peygamber buyurdu:

(Lâ tàate limahlûkin fî ma'sıyetil-hàlik) "Hàlik'a isyan yerinde, hiç bir mahlûka itaat olunmaz!" Anan da olsa, baban da olsa... Hàlik'a isyan mı var orda; orda itaat olunmaz. İtaat ancak Allah'a ve Allah yolunda olur.

Onun için, isyan denilen, günah denilen şeylerin --işte günah kitabında yazılmıştır, yediyüz kadar nev'i var-- en başta gelen büyüğü şirktir. Şirk de namazsızlıktan ileri gelir. Namaz kılmayan adam, şirke doğru gider. Riyakârlık da şirkten ibarettir demişler. Yani, bazan kılar, bazan kılmaz; münafık alametidir.

(Allàhümme tahhir kalbî minen-nifâk) "Yâ Rabbi, benim kalbimi münafık olmaktan temiz kıl! Ben münafık olmayayım..."

Münafıklığın yegâne alameti namazsızlıktır. Namaz kılmayan bir adam, Ramazan günü, "Ramazandır bugün, Ay'ı ben gördüm!" dese, sözü kabul olmaz. Bayram günü, "Gördüm Ay'ı ben!" dese sözü kabul olunmaz. Niçin?.. Şahid-i adil olması lâzım, görenin adil olması lâzım!

Onun için, bugünkü hallerde bunlara da çok riayet lâzım. Sizi fazla tutmayayım. Allah cümlemizin kalbini, her türlü nifaka, münafıklığa sürükleyen şeylerden korusun...

En korkuncu namazsızlıktır kardeşim! Namaza o kadar ehemmiyet ver ki, canın gibi... Canın nasıl kıymetliyse namaz da o kadar kıymetlidir. Eğer bunu yapamazsan, münafıklıktan kendini kurtaramazsın.

Allah cümlemizi affetsin... Bu mübarek Ramazanda, emirlerine uymaya muvaffak eylesin... Bir tane değil ki emir, 54 farzı var. İlmihal kitaplarını okumanızı çok rica edeceğim. Her gün mutlaka, ilmihalden bir parça okuyunuz! Biliyorsunuz; tekrar okuyunuz! Biliyorsunuz; tekrar okuyunuz!.. Tekrarda fayda var.

Onun için, Allah hepimizi affetsin... Bu mübarek ayda, rızasına muvafık ameller nasîb etsin... Seyyiatlarımızı da hasenâta tebdil eylesin... Birçok mübarek kandillere, bayramlara cümlemizi sağlıklarla, afiyetlerle eriştirsin... Sevdiği ve razı olduğu kulları arasına, bu günahkârları da kabul buyursun...

El-fâtihah!..

.......................

Esselâmü aleyküm!..

1 Eylül 1978