GEÇLERE YENİ DEVREDE YENİ TAVSİYELER
Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN Rh.A Şöyle bir düşünelim: Hayatının baharında kırmızı yanaklı kaytan bıyıklı yakışıklı, boylu poslu cıvıl cıvıl levent bir delikanlı yüksek tahsile geldiği bir şehirde günde 3 öğün tatlılı tuzlulu çorbalı kebaplı yemek yer, 8-9 saat gamsız uyur, ana babasından kâfî haçlık alır, kalkar sokağa çıkar, kalabalığa karışır, sıkışık vasıtalara biner, muzır gazete ve dergiler okur, televizyon, film seyreder, plaja, sinemeya, tiyatroya gider; kızlı erkekli havai arkadaşlarla düşer kalkar, zevk, keyif ve eğlence meclislerine devam ederse... ne olur!!? Ne olacak! Mazbut muhafazakâr, dindar bir aileden gelme de olsa nefsine hakim olamaz, şeytana uyar, baştan çıkar, ahlâken bozulur, fikren değişir, derslerine çalışamaz, imtihanları başaramaz, tahsilini tamamlayamaz; kendisine ve ailesine, milletine ve ümmetine faidesi olmayan, zararlı ve asalak bir fert olur; içki içer, esrar çeker,dinden çıkar, boynuna haç takar, kolay kazanca, hile ve sahtakârlığa, hattâ daha büyük suçlara ve anarşiye kayar; ne kendi rahat eder, ne çevresine huzur verir; geçliğini, sıhhatini, istikbalini mahv eyler, ana-babasının mîrasını yer bitirir, feci bir son ile yıkılır gider, "öyle çarşambanın böyle perşembesi olur"; "kişi, ettiğini bulur", "kişi kendi kendine ettiğini, cümle cihan halkı toplansa edemez." Rusya'dan sonra, Amerika yetkili yöneticileri de, devletlerinin çökme, gerileme ve dağılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu; çünkü gençlerin iyi yetişmediklerini, ciddî iş ve sorumluluk yüklenmediklerini, içki, uyuşturucu ve sekse müptela olduklarını, kaliteli olumlu gençlerin %3 kadar az bir oranda kaldıklarını söylüyorlar, feryat ediyorlar. Evet işte amerikanvâri terbiyenin- bizce önceden malum-vahîm sonuçları!.. Yüce Allah, dünya ve ahiret saadetinin anahtarı olarak biz insanlara İslâm dinini indirmiştir. O'nun emir ve yasaklarına uyulmadıkça dünyanın hiçbir yerinde hakiki ve daimi bir başarı ve mutluluk sağlanamaz. Hasta, ilaç ve tedaviden kaçarsa şifayı nasıl bulacak!? Şu buhranlı asrımızın bütün sosyal, ekonomik, ferdî, bedenî ve ruhî dertlerinin devası, çaresi ilacı İslâm inancı, ahlâkı, ibadetleri, ahkâmı ve erkanadır. Sadece İslâm, "nefsi", insanın en tehlikeli ve en azılı düşmanı olarak gösteriyor, onunla mücadeleyi "cihad-ı ekber:en büyük dinî savaş" olarak tavsif ediyor, "hevâ-yı nefse" uymamayı emr ediyor. Çünkü İslâm'ın ana stratejisi: tehlikeleri ve haramları, köklerini ve kaynaklarını kurutarak önlemektir. Meselâ: Sarhoş, zararlı, kırıcı, dökücü işler yapabileceğinden, içki içmek haram kılınmıştır; hatta içkiyi îmal etmek, taşımak, satmak, sunmak, sundurmak da haramdır... Meselâ aileyi korumak, nesli kurtarmak, ruhî huzur ve saadeti sağlamak için nikâhı meşru, zinayı haram kılmış, zinaya sebep olabileceği için namahreme bakmak, flört, ihtilât: kadın erkek karışmak, halvet: yabancı kadın erkeğin kapalı bir yerde başbaşa kalmaları, ef'âl-i mukaddemat-ı cima ve zina: zinaya sürükleyen fiil ve hareketlerin tümü... de haram edilmiştir. Meselâ İSlâm'da nefsi gün boyu kontrol altında tutmak için: daima zikir; arada bir derleyip toparlamak ve uyarmak için: abdest ve namaz; nefsi yenme ve iradeyi kuvvetlendirmede bir ay süren yoğun eğitim olarak: Ramazan orucu ... farz kılınmıştır. Meselâ: Delikanlılar, günaha, harama kaymasınlar, ruhen çökmesinler, komplekse düşmesinler, vicdanen müsterih, başları dik yaşasınlar diye Hz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, mümkünse çabuk evlenmeleri; mümkün değilse nefislerine ve iradelerine yardımcı olaçağı için nafile ve tatavvu oruç tutmalarını tavsiye buyurmuşlar. Çünkü oruç, nefsin beslenme ve takviye yollarını tıkar; za'fa düşen nefis de günaha temayül etmez, istek duymaz. Meselâ: Nefsin şehvetlerini kıran tedbirlerinden biri de "az uyumak"tır. İslâm'da taklîl-i menâm, az uyumak da tavsiye olunmuştur. O halde gençler aşırı uykularını azalta azalta makul ölçülere çekmeli, gece teheccüde kalkmaya alışmalı, yorulmadan uyumaya kalkışmamalıdır. Meselâ: Diğer bir tedbir, kötü arkadaş ve muhitlerden ayrılmak, iyi ve başarılı, temiz ve ciddî dostlar arayıp bulmaktır. Özellekle, din âlimi, fâzıl, kâmil büyüklerin sohbetlerine müdavim olmak fevkalâde sevaplı ve faydalı olarak gösterilmiştir. * * * Kendi mütefekkirlerinin de itiraf ettikleri gibi Batı moralman çökmüştür; onların felsefeleri, serbestîleri, terbiyeleri, demokrasileri, ahlâkları, âdâb-ı muaşeretleri... cemiyetlerini, ailelerini, fertlerini ekonomilerini zarara sokmuş, dejenerasyona sürüklemiş, fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Şimdi iyice anlaşılmıştır: Kurtuluş, Allah'ın ipine sımsıkı sarılmakta. İslâm'a gelmekte, Kur'an'a uymakta, Allah'ın elçisi, kulu ve peygamberi Muhammed-i Mustafa'sı yolunda yürümekte, manevî ve ruhî terbiyeyi ihtimim ve itina ile uygulamaktır. O halde değerli genç! 1) İslâm'ın pak, makul, sağlam, doğru, mantıklı, ilmî ve ulvî itikadını iyi öğren! 2) Hikmetli, ibretli, faydalı, menfaatlı, sevaplı, nurlu ibadet ve taatleri eksiksiz îfa eyle, Rabbının rızasını gözet , ahiret hesabını unutma! 3) Yalnız kendini, nefsini, keyfini, zevkini düşünmekten kaçın; ana-babanı, akrabanı, ahbabını, dindaşlarını... azınlık müslümanları, mazlum ırkdaşlarını, esir topraklarını... da düşün, hattâ hiç hatırından çıkarma, mensup olduğun ümmete karşı vazifelerini iyi îfa edebilmek için istikbale iyi hazırlan! 4) İlim yönünden ileri ve güçlü olmaya çalıştığın kadar; irfan, ahlâk, takvâ, ihlas, ruh ve nefs terbiyesi bakımından da olgun, derin ve yetkin olmağa gayret sarf eyle! 5) Hergün hatalarını, başarılarını , çalışmalarını, amaçlarının sonuçlarını gözden geçir ve kendini kontrol edip muhasabe eyle; hatalarını ve menfi huylarını bırakmağa, yeni ve güzel hasletler ve daha yüksek vasıflar edinmeğe uğraş! 6) Yüksek ve olgun bir çevre edinmeğe ve kurmağa çalış, ilm-ü irfan meclislerine devam eyle; başka arkadaşlarını da bu güzel topluluklara getirmeğe gayret et! 7) Zamanını iyi değerlendir, zaman kayıplarını azaltmağa, verimli saatlerini arttırmağa gayret et! 8) Ailene veya sorumlusu olduğun fertlere sahip ol, onların da kaliteli yetiştirmeğe uğraş! 9) İslâm'a ve müslümanlara her yönden faydalı olmanın yollarını ara, bul, sor, ifâ et! Çünkü görülüyor ki inançsız ve bâtıl inançlı toplumlar çöküyor. Zaman önümüzdeki yıllarda müslümanların lehine gelişebilir, istikbal müslümanların olabilir. Ümit verici emareler belirmiştir. Ve bu oluşumu hızlandırmak ve zafer için çalışmak senin de boynunun borcudur. Panzehir, Ocak 1992 |