GÜNCEL MESELELER

Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan Rh.A



Soru:  Bugün halkı müslüman ülkeler, Batılıların çeşitli oyunlarıyla, entrikalarıyla kendi aralarında savaştırılabiliyor. Halkı müslüman olan bir devletle savaşmak zorunda kalan müslümanlar ne yapacaklar, ne yapmalılar, durumları nedir?


Cevap:
  Allah insanı bu duruma düşürmesin, hıfzeylesin... Öyle bir fitnedir ki, öyle büyük bir belâdır ki, ben meselâ Iraklı askerlere dâimâ acımışımdır, çok acımışımdır. Çünkü başkanları tarafından, bir müslüman ülkeye saldırtıldılar. Haksız bir saldırıydı. Faaliyetleri fî sebîlillah bir saldırı değildi, temelinden çürüktü. Saldırmayanları Saddam öldürtüyordu. İtiraz edenleri öldürüyordu, ordan gidiyorlardı. Düşmanın karşısında silah atsalar, karşı tarafı öldürseler; ölen de öldüren de cehennemde olacağı için, ordan zarara uğruyorlardı. Ordan bir kurşun gelse, kendileri ölseler, haybeye gidiyorlardı. Allah korusun, çok kötü bir durum...

Allah rızâsı için yapılmayan bir savaşta rol ve yer almamak gerekir. Rol ve yer almadan ölürse insan, Allah yolunda ölmüş olur. "Bu yaptığınız doğru değil!" demesi lâzımdı. Birkaç kişi ölebilirdi ama Irak'ta... Bâriz misâl Irak olduğu için söylüyorum.

"--Ben bu şekilde savaşamam!"

"--Kurşuna dizeriz seni!.."

"--Zalim olarak dizersin, ne yaparsan yap... Ben böyle, bir müslümanın bir müslümanla savaşında yer alamam!" demesi lâzım gelirdi.

Ama bu zor bir şeydir, çok zordur. Bile bile ölüme gitmektir. O tarafa gitse ölüm, bu tarafa gitse ölüm... Ama hayırlısı gidip karşı tarafa kurşun atıp öldürmek değildir; mazlûmen ölmektir. Böyle bir duruma düşürmesin Allah!.. Türkiye'yi bir İslâm ülkesiyle böyle bir savaşa sokarlarsa, hakîkaten zor bir durum olur. Irak'ta bu zor durum olmuştur, çok fenâ olmuştur. İranlı biraz haklıdır, çünkü zulme uğramıştır, tecâvüz edilmiştir kendisine... Tecâvüze karşı koymak nisbeten hafif bir şeydir. Ama o da doğru değil...

Kuveyt'e saldırılmıştır. Cidde'de toplantı yapılmış, buna karşı koymak için müsaade çıkmıştır ulemâdan... Orda bulunanların hepsi çıkıp diyeceklerdi ki: "Evet, bir saldırı olmuştur ama, çarpışan kuvvetler iki taraf da müslümandır. Bunu müzakere yoluyla çözmek zorundayız. Tazyik yaparız, baskı yaparız... Savaş olmaması gerekir!" diye orda kıyasıya konuşulması lâzımdı. Çünkü, sonuç hiç de müslümanların lehine olmamıştır. Körfez harbi müslümanların prestijini sıfıra indirmiştir. Kâfirlerin istediği olmuştur. "Ne yapalım, Kuveyte saldırdı. O halde Irak'la savaşmak câizdir." diye fetva vermeye kalkışmak yerine; "Evet, saldırmıştır ama, bunu sulhen çözmek zorundayız!" denilmesi lâzımdı. O toplantılarda bunların konuşulması gerekirdi die düşünüyorum.

Allah insanı böyle zor imtihanlarla imtihan etmesin...

(Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan, Güncel Meseleler - 2)

 


 

Soru:  Ramazan hilâli ile ilgili bilgi verir misiniz? Bugün sabah hilâli gördüm; acaba ramazan hilâli miydi?

Cevap: Bu hilâl denilen şey iki devrede görülür. Bir, Arabî ay biterken, bitmesine yakın görülür. Şimdi biz şaban ayındayız ya, şaban ayının son haftasında olduğumuz için, gökyüzünde hilâl görülür. Herkes görür. Çünkü, büyükten küçülmeye başlıyor. Sabah vaktinde bakarsanız, gökyüzünde hilâli görürsünüz. Bu şabanın hilâlidir.

Şabanın ortasında dolunaydı. Son haftasında yarımay oldu. Şimdi daha da inceliyor, yok olmağa doğru gidiyor. Bu şabanın eskiyen hilâlidir. Yeni hilâl akşamleyin görülür. Bu sabah görülen hilâllerle ramazan başlamaz. Daha bu şaban bitmedi demek...

Akşam güneş battığı zaman, güneşin battığı yerin sol tarafına doğru biraz yukarılarında hilâli görüyorsanız, o zaman yeni ay başlar. Belli ki güneşten geriye kalmış, yâni güneşle ictimâ olmuş, ictimâyı geçmiş demektir.

Onun için, içinde bulunduğunuz Arabî ayın 29. ve 30. günlerinde akşam hilâli gözleyin! İbadettir; çünkü, ibadete vesile olan şeyi tesbite yarıyor. Hem de zevkli bir şeydir. Oturursunuz akşam vaktinde, güneş battıktan sonra, şu yeni hilâli görecekmiyim diye... Görünce de dua edersiniz.

(Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan, Güncel Meseleler - 2)

 


Ana Sayfa  |  © Dervişân  |  Tavsiye Et