MUHAMMED BAHÂEDDÎN NAKŞIBEND HAZRETLERİ VE HİZMET
Mehmed Zahid KOTKU (Rh.A)
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
Siz kardeşlerine bugün kısacık bir vak'ayı duyurmak isteyeceğim... Bizim büyüklerimizden --malum-- Nakşıbend Muhammed Bahâeddin Hazretleri var. Onun menâkıbını okuyordum. Babaları ondaki cezbe halini anlayaraktan, daha 18 yaşındayken, Muhammed Baba Semmâsî Hazretleri'ne götürüp teslim etmiş; "Bu evlâdımı sizin terbiyenizde yetiştirmenizi rica ederim!" diyerekten.
Bir müddet onun hizmetinde bulunduktan sonra, ömürleri vefa etmemiş; Muhammed Baba Semmâsî Hazretleri rahmet-i Rahmân'a kavuşmuşlar. O sıralarda da bu Bahâeddin Hazretleri'ni, Emir Külâl Hazretleri'ne teslim etmişler, "Bunun terbiyesi size ait!" diyerekten.
Bir müddet de onun terbiyesinde bulunduktan sonra, aşk-ı ilâhiden kendini zabtedemiyor; memleket memleket gezerekten, kendisini daha güzel ve daha çabuk yetiştirecek kimseler arıyor. O arada bir büyüğe rast gelmiş. "Ona altı sene hizmet ettim, fakat bir netice alamadım." diyor. "Sonra bir Allah dostuna rast geldim. O, bana dedi ki:
'--Halin nasıl?'
Dedim ki:
'--Bulduğum zaman yiyorum, bulmadığım zaman şükrediyorum.'
'--Bu iş değil! Onu herkes yapar.' demiş.
'--Nedir efendim?' demiş.
'--Hiç olmazsa bir hafta aç kaldığın zaman da, kimseyi rahatsız etmeyeceksin. Kimseye halini anlatmayacaksın, sabredeceksin."
Sonra bana dedi ki:
'--Sen içini düzelt! İçini ıslah eyle... Hatıralarını ıslah eyle... Sonra da zuafa ve miskinlere hizmet eyle!'
Bir müddet bu hizmeti yaptım. Sonra dedi ki:
'--Şimdi de hayvanlara hizmet eyle!.. Yaralıları bul tedavi eyle, hastalarını tedavi eyle, bak onlara!..' dedi.
Sonra da bana sokakların temizlenmesini emretti. Sokakları temizlemek üzere de yedi sene çalıştırdı beni. Ben de aşk ile, şevk ile çalıştım, bu hizmetlere... Neticesinde diyor ki:
'--Evlad insan ne zaman maarif-i ilâhiyyeye ve hakàyık-ı ilâhiyyeye vasıl olur?'
'--Bilmem efendim...'
'--Ne zaman ki, kalbini tasfiye eder, temizler; o zaman vasıl olur.' dedi."
Tasfiye demek; kötü ve çirkin huylardan onu arıtır, iyi huylarla doldurur içini. O zaman kalb tasfiye olmuş olur. Bu tasfiyeden sonra da insanlara, hatta hayvanlara hizmeti cana minnet bilir.
Hacegân Hazretleri buyurmuşlar ki:
"--Bu tarîkın binası, kuruluşu yâni, zamanın iktizasına göre hizmet üzerine kurulmuştur. Ne zaman ki hizmete ihtiyaç vardır; zikir ve murakabeler geriye, başka vakitlere bırakılır, o andaki insanlara olan hizmete bakılır. Hizmet dururken, benim zikrim var diye zikirle meşgul olmak, büyük hatadır." demişler.
Onun için Nakşıbend Hazretleri yine diyor ki:
"--Biz bu --büyüklüğü demiyelim de-- olgunluğu, kitaplardan bulup da almadık. Kitaplardan olgunluk şöyledir diye okuduk da öyle olduk değil... İnsanlara hizmetle bulduk!.. Biz olgunluğu, kemâli insanlara hizmetle bulduk!" diyor.
Onun için bir şiirinde yazmış, "İnsanlara hizmet edenler, Arş'a kadar yükselir." demiş. Yani Mi'rac dediğiniz yükseklik, ancak hizmetin mukabilinde, bu hizmetin de Allah rızası için olması şartıyladır.
Ubeydullàh-i Ahrar Hazretleri de bu tarikın mensuplarından olmakla beraber, diyor ki:
"Abdullahil-Ensàrî Hazretleri'nin hamamına, ben de insanlara hizmet için gittim. O kadar hizmette gayret gösterdim ki, artık efendi midir köle midir, zengin midir fakir midir; bunu ayırt edecek halim kalmadı.
Herkese aynı hizmeti görmekle mükellef idim. Hatta bir vakitleri dört tane, humma denilen hastalığa tutulmuş hasta geldi. Onların tedavisi için çamaşırlarını yıkıyordum, üstlerini başlarını yıkıyordum, yemeklerini tedarik ediyordum; onlara bakıyordum. Derken ben de tutuldum hastalığa... Fakat hastalığa tutulduğum halde de, onlara hizmeti terk etmedim. Yine hasta olduğum halde dışardan su taşıyıp getiriyordum; onları yıkıyordum, çamaşırlarını yıkıyordum, temizliyordum; hizmetlerine bakıyor idim.
Bir vakit yine bu Abdullahil-Ensàrî Hazretleri'nin hamamına gittim. Oradaki insanlara hizmet ederken, bir gün 14 --veya 16-- tane insan geldi. Onların da hizmetlerinde hiç kusur etmedim. Yıkadım, keseledim, temizledim. Üstlerini başlarını temizledim. Fakat hiç birisinden de on para almadım. Para için yapmadım bu işleri, Allah için yaptım."
Onun için, insanlığın en yüksek noktasına vâsıl olmuşlar. Tâ 700 senesinin insanı, fakat bugün tarih onları unutamıyor, biz de unutamıyoruz. Allah bizi affetsin... Gaye Allahın rızasını kazanmaktır. Allah rızası da Allah'ın kullarına hizmetle olur. Kendi menfaati için değil de; Allah'ın rızasına uygun amelleri işlemek, Allah'ın rızasını kazanabilmek için hayırlı ameller...
Hoca efendinin de söylediği gibi, iman ve amel-i salihlerde ileriye gitmek, ancak insanlara lâyık olan hizmeti yapabilmekle olur. Halbuki, Sadreddin-i Konevî Hazretleri --Konyada medfun-- onun 12 nasihatından birisi:
"--Sen ne kadar büyük adam olursan ol; alim ol, zengin ol, kuvvetli ol; ne olursan ol.. Fakat iyi bil ki, karşındaki en zayıf insan senden daha hayırlı ve senden daha efdaldir."
O en zayıf gördüğün, hakir gördüğün insana; "Allah-u Teàlâ'nın indinde o benden daha sevgili ve benden daha hayırlı ve efdaldir." de; ona yan gözle, hor gözle, bakma!.. Bugünkü insanların yaptığı çirkinlikleri sen de yapma!..
Allah hepimizi affetsin de insanların kadr ü kıymetini bilip onlara hizmet etmeyi nasib eylesin... Allah'ındır bu mahlûkun hepsi... Köpek de Allah'ın mahluku... Bütün varlıklar Allah'ın mahlukudur. Bu Allah'ın mahluklarına, sen de elinden gelen hizmeti yap!..
Bunların en şereflisi insandır. İnsanı insan yetiştirebilmek için gayret etmemiz lazım! Dünyalık yetiştirirsin, olur bir dünya adamı. Çok da paralar alır, fakat dünya adamıdır. Dinden haberi yok, imandan haberi yok! Gideceği yer cehennemdir belki de... Buna değil hizmet, bunu Allah'ın yoluna çevirebilip, Allah'ı buna anlatmak en büyük hünerdir. Onun için dinini iyi öğren! Dinsizleri dine getirmek için gayretini göster!..
Allah cümlemizden razı olsun.. Cümlemizi sevdiği ve razı olduğu kullarının arasına kabul buyursun...
Sevdiği, razı olduğu kul olabilmek için de, Allahı'n kullarına candan hizmet lâzım!..
El-Fâtihah!..
.......................
Esselâmü aleyküm!..
20 Haziran 1980 Cuma
Silsile-i Şerîf | Şâh-ı Nakşibend Muhammed Bahâeddin Hazretleri | Dervişân
.